30 yaşından daha küçük olan Beşiktaşlılar, iki yıl üst üste
şampiyon olmanın tadını ilk kez yaşayacaklar. Muhtemelen sadece birkaç saat
sonra. Sadece şampiyonluk anlamında değil, oynanan oyun kalitesi ve o kalitenin
Avrupa’da gayet sert rakiplere karşı da (Napoli, Benfica, Lyon) pek değişmemesi
de oldukça değerli. Her fark yaratan takımda olduğu gibi, bu yapının da içinde
sivrilen 7 oyuncu var. Hiçbiri torpilli değil, kimse listede daha
yukarılara çıkmak için bana el altından baklava vermedi. Her birinin açıklaması
var.
1. Atiba Hutchinson
Ne kadar değerli bir adam olduğu Şenol Güneş döneminden yani,
pozisyonu net şekilde belirlenmesinden sonra ortaya çıktı. Sağ bek, sol bek de
dahil olmak üzere nereye lazımsa oraya kaydırılan adam olmaktan çıktı, sadece
ve sadece “orta saha” oldu. Orada oynadıkça hücum katkısı da günden güne
gelişti, evet 32 yaşından sonra bile bu anlamda daha bir sivrilir oldu. Onda en
çok sevdiğim özellik ise defansif orta sahanın “formasını çamura bulayan, oraya
buraya kayarak müdahale yapan adam”dan ibaret olmadığının kanıtlaması. Bazen
hiç yere yatmadan, sadece zekasıyla bile top kazanma rekoru kırıyor. Onu tek
bir sözle özetlemiştim daha önceden aslında: “Ülkede kendimi güvende hissettiğim
tek an, Atiba’nın dönen topları geri aldığı an.” Eğer 25 yaşında olsaydı, şu
haliyle net 30 milyondu.
2. Marcelo Guedes
Beşiktaş’ın son dönemde maliyet/kalite olarak en başarılı
transferi. Gerçekten eksiksiz bir stoper. Pozisyon alışı, hamle zamanlaması,
hava toplarındaki başarısı yanı sıra topu da oyuna çok iyi sokuyor. Yanında
oynayan stoperlerden pek hayır görmedi, buna rağmen fark yarattı. Tek başına o
alanı toparladı.
3. Adriano Correia
Muhtemelen Caner sakatlanmasaydı onu daha çok rotasyon
oyuncusu olarak, sıklıkla sol önde oynarken görecektik. İlk günlerinde daha çok
bu şekilde kullanılıyor ve Recrativo Huelva’dan gelmiş bir Brezilyalı havasını
veriyordu. Ancak düzenli şekilde bek oynayınca, Barcelonalı Adriano’ya geri
döndü. Sadece bek değildi, orta sahaya kayarak orada pas opsiyonu oluşturması
ve aldığı her topla derslik kararlarıyla çok daha fazlasıydı.
4. Anderson Talisca
İlk önce ona mevki bulmakta biraz zorlandı Beşiktaş. Ki
aslında hala “modern futbolda” tam olarak bir mevkisi yok. Kesinlikle bir Sosa
değildi ama farklı anlamda fark yarattı. Sosa gibi orta sahaya yaklaşan ve
takımın oyun, pas kalitesini artıran bir oyuncu olamadı. Ama o direkt tabela değiştirmeyi
tercih etti, bu da yetti zaten. Daha önce bu ligde Alex’in, Jaja’nın forvet
arkasında yaptığını o da yaptı. Sakatlık olmasaydı gol krallığına bile
oynayabilirdi.
5. Oğuzhan Özyakup
Geçen sezonun sıralamasını yapacak olsam, ilk sıraya
koyardım. Ama bu kez maalesef durum
farklı. Bunun da nedeni “Sosa’sızlık”. Arjantinlinin yokluğunu en çok Oğuzhan
çekti. Zaman zaman Atiba’nın yanındaki yerinden oldu. Talisca’yla oynarken de
ona geride daha fazla yük bindiği için ceza sahası etrafına daha az yanaştı.
Geçen sezon skoru daha sık değiştirirken, bu kez daha bir merkez oyuncusu
olarak kaldı. Yine de topu aldıktan sonra yüzünü rakip kaleye dönebilen bir
orta saha olarak çok değerli, hatta Beşiktaş’ın elindeki oyuncuların her şeye rağmen
en değerlisi.
6. Fabri
Eğer Tolga Zengin’den sonra kaleye geçen bir isim olmasaydı
bu listeye girer miydi bilmiyorum… Ama girerdi herhalde. Kaleciliği standardın
biraz üzerindeydi. Asıl farkı (arada patlasa da) topla ilişkisiyle yarattı.
Beşiktaş gibi topu hakimiyetinde tutmak isteyen bir takımın kalecisinin de
ayağının iyi olması çok önemli. Tolga varken stoperler geri pas atmaktan
kaçınıyordu, Fabri’yle ise verkaça bile girdiler.
7. Vincent Aboubakar
Gidip 15 yaşındaki çocuğa uyup kafa atmasaydı ve Lyon
eşleşmesinde sahada olsaydı, yeri çok daha yukarılarda olurdu. Şimdi haklı
olarak “bundan daha fazla gol atan Cenk nerede?” denilebilir ama şöyle bir
detay vereyim: Aboubakar’ın ligde attığı 11 gol var ve neredeyse hepsi kritik.
11 golün 8’i, takımının o maçtaki ilk golü ve hepsi penaltısız. Avrupa’da da 6
gol atarak ciddi fark yarattı. Attığı gollerin dışında, fiziğiyle rakip ceza
sahasında stoperleri döven, mikser görevi yapan bir adamı Didier Drogba’dan
sonra görmemiştim. “Çok gol kaçırıyor” yaftası da biraz fazla üzerinde kaldı.
Attığı saçma ve yoktan var ettiği golleri de baz alırsak, dengeliyor zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder