Top 7: Beşiktaş’ta Sezonun Oyuncuları (2017)

30 yaşından daha küçük olan Beşiktaşlılar, iki yıl üst üste şampiyon olmanın tadını ilk kez yaşayacaklar. Muhtemelen sadece birkaç saat sonra. Sadece şampiyonluk anlamında değil, oynanan oyun kalitesi ve o kalitenin Avrupa’da gayet sert rakiplere karşı da (Napoli, Benfica, Lyon) pek değişmemesi de oldukça değerli. Her fark yaratan takımda olduğu gibi, bu yapının da içinde sivrilen 7 oyuncu var. Hiçbiri torpilli değil, kimse listede daha yukarılara çıkmak için bana el altından baklava vermedi. Her birinin açıklaması var.

1. Atiba Hutchinson

Ne kadar değerli bir adam olduğu Şenol Güneş döneminden yani, pozisyonu net şekilde belirlenmesinden sonra ortaya çıktı. Sağ bek, sol bek de dahil olmak üzere nereye lazımsa oraya kaydırılan adam olmaktan çıktı, sadece ve sadece “orta saha” oldu. Orada oynadıkça hücum katkısı da günden güne gelişti, evet 32 yaşından sonra bile bu anlamda daha bir sivrilir oldu. Onda en çok sevdiğim özellik ise defansif orta sahanın “formasını çamura bulayan, oraya buraya kayarak müdahale yapan adam”dan ibaret olmadığının kanıtlaması. Bazen hiç yere yatmadan, sadece zekasıyla bile top kazanma rekoru kırıyor. Onu tek bir sözle özetlemiştim daha önceden aslında: “Ülkede kendimi güvende hissettiğim tek an, Atiba’nın dönen topları geri aldığı an.” Eğer 25 yaşında olsaydı, şu haliyle net 30 milyondu.


2. Marcelo Guedes

Beşiktaş’ın son dönemde maliyet/kalite olarak en başarılı transferi. Gerçekten eksiksiz bir stoper. Pozisyon alışı, hamle zamanlaması, hava toplarındaki başarısı yanı sıra topu da oyuna çok iyi sokuyor. Yanında oynayan stoperlerden pek hayır görmedi, buna rağmen fark yarattı. Tek başına o alanı toparladı.

3. Adriano Correia

Muhtemelen Caner sakatlanmasaydı onu daha çok rotasyon oyuncusu olarak, sıklıkla sol önde oynarken görecektik. İlk günlerinde daha çok bu şekilde kullanılıyor ve Recrativo Huelva’dan gelmiş bir Brezilyalı havasını veriyordu. Ancak düzenli şekilde bek oynayınca, Barcelonalı Adriano’ya geri döndü. Sadece bek değildi, orta sahaya kayarak orada pas opsiyonu oluşturması ve aldığı her topla derslik kararlarıyla çok daha fazlasıydı.

4. Anderson Talisca

İlk önce ona mevki bulmakta biraz zorlandı Beşiktaş. Ki aslında hala “modern futbolda” tam olarak bir mevkisi yok. Kesinlikle bir Sosa değildi ama farklı anlamda fark yarattı. Sosa gibi orta sahaya yaklaşan ve takımın oyun, pas kalitesini artıran bir oyuncu olamadı. Ama o direkt tabela değiştirmeyi tercih etti, bu da yetti zaten. Daha önce bu ligde Alex’in, Jaja’nın forvet arkasında yaptığını o da yaptı. Sakatlık olmasaydı gol krallığına bile oynayabilirdi.

5. Oğuzhan Özyakup

Geçen sezonun sıralamasını yapacak olsam, ilk sıraya koyardım. Ama bu kez  maalesef durum farklı. Bunun da nedeni “Sosa’sızlık”. Arjantinlinin yokluğunu en çok Oğuzhan çekti. Zaman zaman Atiba’nın yanındaki yerinden oldu. Talisca’yla oynarken de ona geride daha fazla yük bindiği için ceza sahası etrafına daha az yanaştı. Geçen sezon skoru daha sık değiştirirken, bu kez daha bir merkez oyuncusu olarak kaldı. Yine de topu aldıktan sonra yüzünü rakip kaleye dönebilen bir orta saha olarak çok değerli, hatta Beşiktaş’ın elindeki oyuncuların her şeye rağmen en değerlisi.

6. Fabri

Eğer Tolga Zengin’den sonra kaleye geçen bir isim olmasaydı bu listeye girer miydi bilmiyorum… Ama girerdi herhalde. Kaleciliği standardın biraz üzerindeydi. Asıl farkı (arada patlasa da) topla ilişkisiyle yarattı. Beşiktaş gibi topu hakimiyetinde tutmak isteyen bir takımın kalecisinin de ayağının iyi olması çok önemli. Tolga varken stoperler geri pas atmaktan kaçınıyordu, Fabri’yle ise verkaça bile girdiler.

7. Vincent Aboubakar

Gidip 15 yaşındaki çocuğa uyup kafa atmasaydı ve Lyon eşleşmesinde sahada olsaydı, yeri çok daha yukarılarda olurdu. Şimdi haklı olarak “bundan daha fazla gol atan Cenk nerede?” denilebilir ama şöyle bir detay vereyim: Aboubakar’ın ligde attığı 11 gol var ve neredeyse hepsi kritik. 11 golün 8’i, takımının o maçtaki ilk golü ve hepsi penaltısız. Avrupa’da da 6 gol atarak ciddi fark yarattı. Attığı gollerin dışında, fiziğiyle rakip ceza sahasında stoperleri döven, mikser görevi yapan bir adamı Didier Drogba’dan sonra görmemiştim. “Çok gol kaçırıyor” yaftası da biraz fazla üzerinde kaldı. Attığı saçma ve yoktan var ettiği golleri de baz alırsak, dengeliyor zaten.

Bonus: Ryan Babel

Devre arasında geldiği için kategori dışı ama sene başından beri takımda olsaydı, net şekilde çift haneli gol sayısına ulaşmış bir kenar forvet olarak listeye rahatlıkla girerdi. Takım savunmasına katkısı da ciddi şekilde iyi. Ama tabii en büyük farklı, topsuz koşularda var olan, hep kendi içe hareketlenmeleriyle hem de ters kanattan gelen ortalarda gole yakın olan bir kenar forvet niteliği taşımasıyla yaratıyor. Dünyayı topsuz koşusu iyi olan kenar forvetler kurtacak…

Hiç yorum yok: