Monaco teknik direktörü Jardim, Beşiktaş karşısına ilk maçı çok iyi analiz etmiş ve o şekilde kurguladığı bir oyun planıyla takımını sahaya sürmüştü. Aslında bu cümle bile Beşiktaş’ın bu sene Şampiyonlar Ligi’nde başardıklarının 10 puanın da ötesinde olduğunu gösteriyor. Normal şartlarda Avrupa’nın iyi takımları “İstanbul zor deplasman, atmosferi merak ediyoruz” gibi klişeleşmiş demeçlerle geliyor, oyun olarak tarzlarına pek de dokunma ihtiyacı hissetmiyorlar. Ancak bu kez Beşiktaş “önlem alınması gereken” bir Şampiyonlar Ligi takımıydı.
Sağ bekte stoper orjinli Raggi, oyunun son bölümü hariç
hücuma hiç katılmadı. İlk maçta Beşiktaş’ın çok etkili olduğu, Quaresma’ların
ortalarına Babel ve Cenk’in koşularının önü biraz kapanmış oldu bu tercihle.
Çünkü Quaresma’nın ortasında artık ceza sahasında Monaco’nun üç stoperi vardı.
Ekstra olarak Talisca yerine Oğuzhan’ın sahada olmasıyla, Beşiktaş da ceza
sahasındaki ortalarda sayısal olarak daha az adamla cevap veriyordu. Hatta
hücum özellikleri daha iyi olan Jorge de nadiren ileriye çıkıyordu. Orta sahada
da Fabinho tamamen 4’lü savunması önüne yapışmıştı. Bu da yine Beşiktaş’ın ilk
maçta rakibin savunmayla orta sahası arasındaki boşluğu görmesine karşılık bir
hamleydi.
Adriano’nun dikeni
Maçta iki takımın da set hücumuyla, yani savunma yerleşikken
gol bulma şansı pek yüksek gözükmüyordu. Ancak bir duran top, uzaktan şut ya da
bir tarafın ters yerde top kaptırması gerekirdi. Monaco bütün duran topları çok
iyi kullandı, oradan gol çıkmaması mucize… O “ters yerde top kaptıran” ilk
taraf da Beşiktaş oldu. Aslında Adriano’nun kaptırdığı top, pek “gollük hata”
değil. Rony Lopes’in vuruş kalitesi daha ön planda. Bir de aslında Adriano’yu
Adriano yapan özellik; rakip atağı kesmesiyle birlikte takımı adına yeni bir atak
başlatması. Beşiktaş’ın kalitesini artıran bir etken bu normal şartlarda, tabii
ki arada ters tepecek. Gülün dikeni misali.
Monaco’nun kağıt üzerinde en kaliteli oyuncusu Lemar. En az
50-60 milyon euroya satılacak bir oyuncuyken kadroda tutmayı tercih ettiler.
Sakatlığı pozisyonda da topla driplingi oldukça ürkütücüydü. Ancak onun çıkması
ve Jovetic’in sahaya girmesiyle Monaco daha belirgin baskı kurdu. Çünkü Keita
Balde sol forvetteki yerine geçmişti ve merkezde o bölgede oynamayı daha iyi
beceren Jovetic vardı.
Maçın adamı: Tolgay Ali Arslan
Bir 8 numaradan ne yapmasını beklersiniz? Muhtemelen bu
sorunun cevabı genel olarak şunlar olacak: Savunmadan akılcıl şekilde top
çıkarmasını, hücuma destek verip kilit paslar atmasını, iki ceza sahası
arasında mekik dokumasını, ikili mücadelelerde baskın çıkmasını, gerekli
zamanda topa basarak hatta faul kazandırarak takımına nefes aldırmasını… İşte
Tolgay, Monaco karşısında bunların hepsini yaptı. Kesinlikle maçın adamıydı.
Zaten zaruri şekilde oyundan çıkmasından sonra Beşiktaş oyununda sakinlik
tamamen kayboldu. Maç, “Monaco bu baskıyla golü atacak mı yoksa dönen toplardan
biri kontrayla Beşiktaş golüne mi dönüşecek?” maçına dönmüştü.
Tam da burada Pepe’den bahsetmek gerek. Onun savunmadaki Real
Madrid kokan duruşu, rakibin baskılarında duvar niteliği taşıyor. Zaten
pozisyon alışını övmeye gerek yok. Asıl kritik ve güzel özelliği, hava
toplarında topu gelişi güzel karşılamayıp, mutlaka bir arkadaşına indirmesi…
Onun dışında sakatlanana kadar Tosic de oldukça iyiydi. Zaten genellikle
saçmalama hakkını lig maçlarında kullanıyor. Şampiyonlar Ligi maçlarında ise
telefon kulübesine girip, oradan bir tutam Maldini olarak geri çıkıyor.
Topsuz koşucu Quaresma
Genellikle kendisini taç çizgisine zincirleyen Quaresma, bu
maçta ters taraftan veya cepheden gelen ataklarda gayet güzel topsuz koşularla
cevap verdi. Penaltı pozisyonu öyleydi, onun haricinde Babel’e çıkarmakta geç
kaldığı kontratakta da öyle… Aslında penaltı pozisyonunda da geç hamle
yapmıştı. Neyse, o koşuları bile bir şey… Zaten gol pozisyonlarında topla olan
kararsızlığı, genellikle şahsi düşünmesi gibi etkenleri kalıtsal ve bunu
kabullenmek gerek. 34 yaşına rağmen hiç düşmeyen fizik kalitesi, topla her şeye
rağmen ezber bozması, takıma zaman kazandırması gibi özellikleri onu
alternatifsiz kılıyor mevcut kadroda.
Beşiktaş evinde oynayacağı Porto maçında beraberlik alması
halinde grup liderliğini garantileyecek. Ki Porto da mevcut durumda gemileri
yakıp, saldıracakmış gibi durmuyor… Yüksek ihtimalle Beşiktaş o maçta liderliği
alacak ve gruplar ilk açıklandığında en zor maç gibi gözüken RB Leipzig deplasmanına
ülke puanı, farklı bir deneyim, Almanya gezisi gibi amaçlarla çıkacak. Yani o
maçta Orkan – Negredo – Lens’li bir üçlü bile görebiliriz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder