Gezgin 10 Numara: Alejandro “Papu” Gomez


Catania’nın 2010 yılında San Lorenzo’dan Serie A’ya getirdiği Papu, kısa bir Metalist Kharkiv macerası dışında yaklaşık 7 yıldır Çizme’de forma giyiyor. İtalyanların trequartista tanımına daha da hareketlilik katarak can veren oyuncu, “gezgin 10 numara” gibi bir rolle ligde uzun zamandır fark yaratıyor. 2014 yılından bu yana forma giydiği Atalanta’nın gösterdiği büyük çıkışta önemli pay sahibi. Zaten bu tip takımlarda genelde başarı tesadüf değildir. Düzene oturmuş bir alt yapı, scouting sistemi ürünü takım oyuncuları ve ezber bozan en az bir hücumcu vardır bu hikayelerde. İşte Atalanta adına bu yapbozun sonuncusunu tamamlayan şey Papu oldu.

Pek tabii kendisi bir Arjantinli olunca, kağıt üzerinde de mevkisinde 10 numara yazılınca şu soruyla karşılaşması kaçınılmaz oldu: “İdolün Maradona mıydı?” Ancak Papu’nun cevabı pek politik değildi. “Maradona gerçek bir efsane, bayrak adam. Ancak saha dışında pek profesyonel bir isim değildi, o nedenle benim örnek aldığım oyuncular daha farklıydı. Pablo Aimar ve Juan Roman Riquelme’nin hayranıydım ama bir isim var ki onu her şeyden ayrı tutuyorum: Veron! Gerçek bir karakter, oyuncu ve harika bir lider…”


Futbolcu değil alfabe


Papu, saydığı bu oyuncular arasında direkt olarak benzediği biri yok, biraz Aimar dışında. Ancak hepsinden biraz biraz yükletmiş… Yani, kuru kuru model almamış bu isimlerin hepsini. Veron dahil. Alejandro Gomez, olumlu anlamda oynadığı pozisyona bağımlı kalmayan; hem orta sahanın merkezin de hem de rakip kale civarında gezinen bir hücum oyuncusu. Genelde Atalanta’nın 3-4-2-1 sisteminde “sol ofansif orta saha” rolünde oynuyor. Hem bir 10 numaranın yapması gereken yaratıcılığı üstleniyor, hem bir kanat oyuncusundan beklenen driplingleri yapıyor hem de orta sahaya dinamizm katıyor. Badi Ekrem’in izci kampındayken bulduğu bitki gibi, futbolcu değil alfabe…



1.65 boyunda ama ayakları yere gayet iyi basıyor. O nedenle rakibine sırtını dayağında topu kaptırması çok güç. Kendisi de topla kat edebildiği gibi, kısa verkaçlarla da çabukça kaleye inebiliyor. Aslında kafa vuruşu dışında, gol olabilecek her ihtimali gerçekleştirebilecek yeteneklere sahip: Savunma arkası koşusu, topla dripling üzerine şut, frikik… Aslında kaleye daha yakın kalabileceği bir sistemde, ikinci forvet rolüyle o skorer özelliği çok daha fazla ön plana çıkar.


Büyük bir transfer için çok mu geç?


Papu 1988 doğumlu yani 30’una dayandı. Yine de üst düzey futbol oynama yaşının genel olarak arttığını düşünürsek, hala büyük bir transfer için şansı var. Daha önce hakkında Liverpool ve Inter söylentileri çıkmıştı. Aslında Coutinho’nun Barcelona transferi sonrası tekrar Liverpool için düşünülebilir. Onun dışında Napoli şayet Insigne’yi satacak olursa, onun yerini Papu’yla doldurabilir. Bir taraftan da insan, “Bırak Atalanta’da kalsın, Serie A’daki başaltı takımlarda da birer yıldız olsun” diye düşünmüyor değil. ‘90’larda olduğu gibi… O zamanlar Bologna’nın bile Giuseppe Signori’si vardı.

Hiç yorum yok: